Avatar Yazdır
IMDB Sayfası
IMDB Puanı:7.9 (1,322,550 oy)
Seyirci Puanı:8.3 (6 oy)
Yıl:2009
MPAA:PG-13
Yönetmen:James Cameron
Oyuncular:Sam Worthington, Zoe Saldana, Sigourney Weaver
Tür:Aksiyon, Macera, Fantastik
Link'ler:IMDB, kids-in-mind
 
Seyretsek.com Değerlendirmesi Çocuklar için zararlı olabilir!
Müstehcenlik: (4)
Şiddet: (7)
Küfür/Argo: (4)
Seyircinin Değerlendirmesi Çocuklar için zararlı olabilir!
Müstehcenlik: (3)
Şiddet: (5)
Küfür/Argo: (2)
Bu filmi siz de değerlendirin...

Filmin Özeti
Yarı-felçli bir savaş gazisi olan Jake Sully, kendilerine özgü dilleri ve kültürü olan, barış ve doğa ile örtülü bir çevrede yaşayan Na’vi halkının arasına gönderilir.

Askeri bir şirket uzaktaki bu gezegeni ve barındırdığı kaynaklaro incelemek üzere AVATAR adlı bir program oluşturmuştur. Bu program ile insanlar genetic mühendislik sonucu yarı insan yarı Na’vi haline getirilir ve misyoner olarak Pandora’ya gönderilirler.

Botanist Dr. Grace Augustine (Sigourney Weaver) ile programa gönüllü olarak katılmış Jake’in bedenlerinin Avatar’ı yaratılacak ve böylece Jake’e de felç olmuş bedenini başka bir formda kullanma şansı verilmiş olacaktır. Na’vi halkından Prenses Neytiri ile tanışan Jake, kendisini Pandora’ya gönderen tehlikeden bu halkı savunurken bulur.

2010 Oscar Ödülleri

En iyi sanat yönetmenliği
En iyi görüntü yönetmenliği: Mauro Fiore
En iyi görsel efekt

2010 Altın Küre Ödülleri

En İyi Film (Drama)
En İyi Yönetmen: James Cameron

Kritikler

Selin Sevinç - Filmbutik.net

Savaşta belden aşağısı felç olmuş eski deniz kuvvetleri askeri Jake, Pandora adlı bir gezegende araştırma yapmak üzereyken ölen bilim adamı ikiz kardeşinin yerine Pandora’ya davet edilir. Gezegende yerleşik olan Na’vi halkının arasına girmek için beyni insanlar tarafından yönetilen Avatar’lar yaratılmıştır. Jake ölen kardeşinin Avatar’ını yönetecektir.

Gezegendeki ilk gününde başı yaratıklarla belaya giren Jake, gece Neytiri adlı bir yerli tarafından kurtarılır. Yerli halk tarafından eğitilmesine karar verilen Jake, artık yerlilerin dil ve kültürlerini öğrenecek, onlar gibi yaşayıp onlar gibi savaşacaktır. Ancak Jake’in ABD ordusuna bu gezegeni nasıl yok edebilecekleri konusunda rapor vermesi gerekmektedir. Jake Na’vi halkı ve aşık olduğu Neytiri’ye olan derinleşen bağı ile kendi ülkesine karşı sorumlulukları arasında kalmıştır. Kendi insan bedenine geri dönüp ülkesinin vahşi emellerine alet mi olacaktır, yoksa kabul gördüğü sırlar ve güzelliklerle dolu Pandora gezegeninin bir parçası mı?

James Cameron kariyerinde uzun bir aradan sonra üstünde 10 yıldır çalıştığı büyük projesini görücüye çıkarttı. Bu uzun ve şüphesiz zorlu çalışmanın neticesinde sanırım hiçkimsenin yadsıyamayacağı güzellikte bir film çıkmış ortaya. Pandora gezegeni; dil, görünüm ve kültürüyle daha önce bizden bambaşka bir halk ve dünya yaratmaya çalışmış olanlara taş çıkartacak detay ve derinlikte tasarlanmış ve nakış gibi işlenmiş. Akıl ve yaratıcılık saçan fikirler, çizimler, resimler insanı gerçekten bambaşka bir yere götürüyor. Hem de kendi dünyamız kadar iyi tanımaya başlayıp kanıksayabileceğimiz denli bir bütünlük ve tutarlılıkla somut bir şekilde deneyimliyoruz bu gezegen ve yaşayanlarını.

Kesinlikle tasarım ve efektlere söyleyecek laf yok. Ancak filmin özellikle gezegen görüntüleri başladıktan bir süre sonra filmi izlerkenki şaşkın hayranlığımızın yavaş yavaş sömürülmeye başlandığını hissetmemiz olası hale geliyor. Acaba hem görselliğiyle hem de içeriğiyle büyüleyen bu gezegeni 160 dakika boyunca izlerken, üç boyutlu görüntü için taktığımız gözlükler şakaklarımızı sızlatırken, iyi bir öykü keşfetmek yönündeki doğal ihtiyacımızın dineceği mi sanılıyor, diye sorguluyoruz ister istemez. Acaba önüne enfes bir yem atılan gözü kamaşmış bir balık gibi suiistimal mi ediliyoruz?

Avatar hem yapım hem de izleme süresinin genişliğine göre çok dar bir öykü anlatıyor. Hayatta kaybedecek hiçbir şeyi olmayan Jake’e ısınmak, kahraman belleyip sırtına atlamak biraz zor. Yaşamının bir anlam kazanmasını beklediğimiz somurtkan bir kahramanı, çizgiroman karakteri gibi anormal abartılı bir ‘kötü adam’ın gölgesinde, komlekslerini bastırmaya çalışırken izlemenin nesi güzel! Jake karakteri yalnızca sempati uyandıran yaralı bir insan değil, bir kahramanın aleyhine işleyen bir kaybolmuşluğu, hırslara teslim olmuşluğu temsil ediyor. Sonunda doğru yolu bulmuş olması bile şüphe uyandırıyor.

Filmdeki diğer karakterler de aynı kartonluk hissini veriyor. Cameron görsellerine boyut kazandırmaya çalıştığı zamanın onda birini karakterleri için harcasaymış film gerçek bir epik olabilirmiş belki. Gelgelelim sonuna kadar güven duygusu uyandırmayan, hedefinin altında yatanlardan emin olamadığımız bir kahraman ve takım arkadaşlarını Pandora’nın ormanındaki bir bitki kadar sevemiyoruz. Elbette Sigourney Weaver artık ‘ne yapsa yeridir’ kıvamında bir bilimkurgu kişiliği olduğu için onu bu yorumların ve filmin dışında tutuyorum.

Avatar’ın büyük mesajına gelince... O da şimdiye kadar defalarca duyduğumuzdan çok farklı değil: hırslarına boğulmuş insanoğlunun temel dürtüsü yok etmektir, ama her zaman uyandırılmayı bekleyen bir sevgi tomurcuğunun harekete geçip günü kurtarması mümkündür.

Pek güzel, fakat o zaman neden saatlerce insanın güzel olmaya meyilli doğasındansa şiddet meraklısı yanı doyurulmaya çalışılıyor? Öyleyse topraklarına ve doğalarına saygılı, her varlığın arasında bir enerji bağı olduğuna inanan, iyileşme ve büyüme ihtimalinden güç alan bir halkı yüceltirken, kimbilir tam da bu duyguları dünyamızda yerleştirmek için harcanabilecek kaynaklar, neden vahşet çarkını körükleyecek, gişe hasılatı maymunu bir film için saçıldı? Avatar’ın mesajı, uğrunda harcanan kaynakları haklı çıkaracak kadar tutarlı ve kuvvetli gibi gelmiyor bana.

Avatar’da bakılacak çok malzeme, duyulacak çok ses var. İnsanın hemen her duyusuna hitap edecek bir şölen hissi mevcut. Hem sinema teknolojisinin ne aşamada olduğunu, çıtanın nerelere yükseldiğini görmek için, hem de emekçilerin yaratılarını kutlamak için izlenilesi. Tek niyetim, her şeyden önce bir spectacle olan Avatar’ı izlerken madalyonun öbür yüzünü ihmal etmemek. Belli farkındalıklarla tüketildiğinde sinemaseverlere keyifli anlar yaşatacaktır.

Burçin S. Yalçın - Zaman

Bir taş atsam karşıki gezegen yıkılır! Bunca alay-ı vala ile gösterime girdiği için şunun adını vakit kaybetmeden koymalı: "Avatar", evet, belki gelecekte bir milat olarak anılacak ama imza attığı bir devrim varsa, bu, özünde teknik anlamda bir yenilik değil.

Tümüyle yeşil ekran önünde çekilen ilk film değil bu. Tümüyle 3 boyutlu çekilen ilk film de değil. Dijital karakterlerin bu denli hakim olduğu başka filmler de gördük ayrıca. Nedir peki "Avatar"ın etrafında koparılan bunca fırtınanın sebebi? Zaten film endüstrisinin bir süredir elini korkak alıştırarak da olsa fanteziden korkuya pek çok janra yedirdiği 3 boyutlu dijital film izleme deneyimini bir adım öteye, başka bir 'lige' taşıması bu filmi önemli kılıyor... Bu teknoloji bu film için icat edilmiş sanki ve bu öykü de bu teknoloji için yazılmış gibi; e yanlış değil bu zira James Cameron bu teknolojinin arzu ettiği olgunluğa erişmesi için yıllarca sebat etti, öyküsünü bekletti.

Ne mutlu ki bekletti, çünkü yine katıksız bir James Cameron filmiyle karşı karşıyayız. Filmografisindeki tüm filmleri bir miksere atıp karıştırsak ortaya herhalde "Avatar"dan başka bir şey çıkmazdı. Hem biçim hem de içerik olarak...

Başta teknofobi, tipik Cameron temaları 32 kısım tekmili birden "Avatar"da. Biliyorsunuz, "Terminator" serisinden başlayarak savladığı bir tez var. İnsanoğlunun onlarca, yüzlerce yıldır teknolojiye yaptığı kibirli yatırım bir gün dönüp onu vuracak!

2154 yılında geçen "Avatar", kendi gezegeninin köküne kibrit suyu dökmüş bir insanlık tasvir ediyor. Daha da acısı, "Avatar"da gördüğümüz kadarıyla, insanoğlunun beyni paradan öylesine ahmaklaşmış ki, yemyeşil Pandora gezegenine bile doğası için değil, yeraltı zenginlikleri için giriyorlar. İnsanoğlu ile uzaylıların sinema perdelerindeki mücadelesinde ibre tersine dönmüş ve dizginler gözünü hırs bürümüş insanlığın eline geçmiş durumda. Bu açıdan, yakın tarihli "Yasak Bölge 9"un (District 9) söylediklerini tasdikler nitelikte "Avatar".

Filmin alegorik anlamda da "Yasak Bölge 9"dan aşağı kalır yanı yok. Orada ezilen uzaylıların yerine dünyada mezalim gören herhangi bir azınlığı koysanız da sonuç değişmez: Elinde silah olan, olmayanı eziyor. "Avatar"da da Amerikalı dünyalılar, çomakladıkları kimi coğrafyaları (Nikaragua veya Vietnam?) andıran bir doğal yapıya sahip Pandora'da taş üstünde taş bırakmıyorlar. Barışçıl ve teknolojik olarak zayıf Na'vilerin ikamet ettiği Pandora'ya 2154 yılına uygun modifiye edilmiş helikopter ve tankların sırtında destursuz dalıyorlar.

Öyle bir şaşaa, öyle bir görkem barınıyor ki filmin bünyesinde, "Avatar" gelecekte bir kuşağın "Yıldız Savaşları" olacaktır. Üstelik bunu görmek için de 2150'leri beklemeniz gerekmeyecek!

Yapılan Yorumlar
Yeni Ekle Ara
+/-
Yorum yaz
Adınız:
E-posta:
 
Başlık:
 
Lütfen resimdeki güvenlik kodunu giriniz.
y_bulut   |21-01-2011 17:24:14
sevmedim bu filmi ya çok sıkıcı. o kadar abartılmayı haketmiyor. ben hatta uyudum bi ara izlerken. tavsiye etmiyorum
ÇAĞDAŞ   |31-07-2010 02:06:32
Film beklentisi çok fazla olanlara hitap edemiyor ama film izlemek istiyorum diyenlerin tüm isteklerini karşılıyor. Günün her saatinde izlene bilecek çok harika bir film.
uzuna  - Hayal kırıklığı   |25-04-2010 13:55:09
Avatar'ı 3D olarak sinemada değil, evde DVD'den izledim ve sanırım beklentimin daha yüksek olmasından ötürü hayal kırıklığına uğradım.

Pandora'da geçen sahneler evde DVD'den seyredince, yeni nesil bir PC oyununda bölüm aralarında gösterilen videolardan çok da farklı değildi.

James Cameron'un Aliens, Abyss ve Terminator 2 filmlerinin hayranıyım fakat bu film yönetmenin eski filmlerinde gösterdiklerinin yeni nesil bilgisayar animasyonuyla tekrarlanması gibi geldi bana. Canavarlar ve içine girilip kontrol edilen robot makinalar Aliens'dan, ışıklı bitki örtüsü Abyss'ten alınmıştı. Hikaye olarak da Amerika'nın kurucularının en büyük ayıbı olan beyaz adamın kızılderililere yaptığı zulüm ve soykırım seçilmişti.

Senaryo klişe olunca ve içine duygularınızı tetikleyecek hiçbir malzeme konmayınca, kullanılan teknoloji ne kadar ileri olursa olsun, hiçbir film tat vermiyor.

Pandora'nın görsel güzelliği ve finaldeki savaş sahnesi hatırına: 7/10
Fatih KAPAĞAN  - Nadir Filmlerden Biri   |23-02-2010 21:46:07
Bana bilim kurgu adına iki film ismi ver deseniz biri Avatar diğeri ise Matrix in ilk bölümü olur....

Bu Filmin vermek istediği mesaj gayet güzel. Oyunculuk ve görsel efektler ise zamanımızın en iyilerinden diyebiliriz...

Seyretmenizi şiddetle tavsiye ederim..
teoman_d   |19-01-2010 05:51:59
insan beklentiyle izlediği bir filmde genelde hayal ettiğiyle karşılaşamaz. ya sonu yoktur ya oyunculuklarda ya görsellikte ya da başka birşeyde mutlaka bir hayal kırıklığı olur. ama birkaç film vardır ki o kadar çok konuşulmasına ve beklentilerinizin tavan yapmış olmasına rağmen sonucunda sizi bu dünyadan alır ve bambaşka diyarlara taşır. ve avatar gerçekten insanı başka diyarlara taşıyan yegâne filmlerden biri. aklınızı kaçırın ama bu filmi kaçırmayın. ya da izlemeyin ve sonraki beş yılınızı avatar hayranlarının dialoglarından sıkılarak geçirin.
Kerem   |11-01-2010 21:13:18
Müthiş görseller ve 3d olayı bence filmi ucundan kurtarıyor ve seyredilebilir yapıyor. Yoksa ne sağlam bir konu var ne de dişe dokunur bir oyunculuk bu pazarlama harikası blockbuster'ımızda. Süreside gereksiz uzun ve klişe sahneler/diyaloglar sıkıcı oluyor zaman zaman. Kritikteki "Yeni neslin yıldız savaşları" yorumu da komik olmuş bu arada.Özetle bilgisayar oyunu tadında bir film olmuş. Benden 6,5 alır.
togrul   |06-01-2010 16:31:28
harika otesi bir film,simdiye kadar izlediğim en iyi filmlerden biri.izlemenizi tavsiye ederim.10/10
MaviTuna   |25-12-2009 13:11:32
İzlediğim en güzel 3D film. Görüntüler diğer fimlerdekin göre daha net ve arka plandaki ayrıntılar puslu değil canlıydı. Avatar bu alanda yeni bir çığır açmışa benziyor. Hala filmin etkisindeyim. Mekanlar, karekterler, görsellik hepsi çok iyi. Filmin temposu baştan sona hiç düşmüyor. Bu kadar uzun bir filmde bunu sağlamış olmaları filmin bir diğer artısı. Film için çok emek harcandığı belli. Hakkında söylenenlere aldırmadan imkanızın varsa 3D olarak izleyin derim. 10/10
CLauDio   |24-12-2009 09:24:39
Bu yıl izlediğim en iyi filmdi Konudan çok efektlerin ön plana çıkacağı bir yapım olarak düşündüğüm için beklentim düşüktü ama yanıldım. Başlarda renk curcunası gibi gelmişti, ilerledikçe izlediğim en iyi filmlerden birisi ortaya çıktı. Harcanan para belli, izlediğim salon da ilk kez o kadar kalabalıktı 8,8/10
judass   |20-12-2009 08:55:18
Görselliği anlatmaya sözcüklerin yetersiz kalacağı muhteşem bir film.

Senaryoyu zayıf bulanları ise anlamakta zorlandığımı söylemek zorundayım.

Kesinlikle tavsiye olunur. 10/10

3.20 Copyright (C) 2007 Alain Georgette / Copyright (C) 2006 Frantisek Hliva. All rights reserved."